Fark Yaratanlar
30.11.2023

Fark Yaratan Röportaj: Doğadaki Sınıf - Rumeysa Çevlik

Fark Yaratan Röportaj bölümümüzün onuncu konuğu 14. Sezon Fark Yaratanımız Rumeysa Çevlik. Rumeysa Çevlik, Doğadaki Sınıf çalışması ile okul öncesi öğretmeni olarak görev yaptığı köy okulunda atıl kalan tüm alanları doğa dostu materyallerle yeni öğrenme ortamlarına dönüştürerek hem öğrencilerinin okula devam oranlarını artırırken hem de okul öncesi döneminden itibaren onlara doğa bilincini kazandırmak üzere çalışmalarını sürdürüyor. Yaparak deneyerek öğrenmeyi savunan Rumeysa Çevlik ile çalışmalarını konuştuk. 

Doğadaki Sınıf çalışmanızla 7 Haziran’da kamuoyuyla paylaştığımız üzere 14. Sezon Fark Yaratanlarımızdan biri seçildiniz, tekrar Fark Yaratanlar ailemize hoş geldiniz. Ayrıca röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için de teşekkür ederiz. Henüz sizinle bu röportaj aracılığıyla yeni tanışacak olan okuyucularımız için kendinizden bahsedebilir misiniz?

Merhaba, hoş buldum. Asıl ben teşekkür ederim, tekrardan okuyucular ile böyle keyifli bir röportaj aracılığı ile buluşturduğunuz için. Ben Rumeysa Öğretmen, Osmaniye’nin Kadirli ilçesinde doğup büyüdüm. 37 yaşında 3 çocuk annesiyim ve okul öncesi öğretmeniyim. Aynı zamanda vantrilok bir öğretmenim. Mesleğim benim yaşam felsefem. Öyle ki, evlendikten sonra üniversite okuma hayalimden vazgeçmeyerek Konya Selçuk Üniversitesi’ni kazandım ve o çok istediğim mesleğime ilk adımı attım. Çocuğumla birlikte herkesin “Yapamaz, çocukla farklı bir şehirde okuyamaz.” demesine aldırmadan eşimi de okuma tutkumla ikna ederek birlikte yolumuza devam ettik. Süreçte yeni bir anne olarak eşimden farklı şehirde olmak oldukça zordu ama desteği ile eşim hep yanımdaydı. Bu yıllarda şunu öğrendim; kimseye aldırmadan inandığın yolda ilerlemek ve ezberleri bozmak gerekli! İşte ben de toplumda kalıplaşmış bazı yargıların aslında kırılabilir olduğunu kendi deneyimlerimle öğrendim ve bu zorluklar bundan sonraki yaşamımda bana ışık oldu.

Okuyucularımızla Doğadaki Sınıf çalışmanıza nasıl başladığınızı, hangi sorunlara çözüm üretmek üzere çalışmalar gerçekleştirdiğinizi paylaşabilir misiniz?

Doğadaki Sınıf çalışmama aslında bir köy okuluna atandığım gün karşılaştığım sınıfla birlikte başladım. Zaten öncesinde uzun süre çalıştığım bir okul olmamıştı. Öncelikle sınıfın çocukların ihtiyaçlarına göre yetersiz olduğunu ve bir öğretmen için motive edici bir ortam olmadığını gördüm. O gün dedim: “Bu köydeki çocuklar için en iyisini yapacağım.”

İlk adım olarak sınıfı düzenlemekle başladım, düzenlerken okul öncesi eğitimde ne kadar çok çevreye gereksiz çöp çıkarıldığını düşündüm ve okul öncesinde sıklıkla kullanılan tek kullanımlık plastikleri sınıfıma sokmamaya karar verdim. Plastiksiz, ekolojik bir sınıf hazırlamaya karar verdim. Tabii kolay değildi ama asla imkânsız değildi. Çocuklara durumu anlattım, onlar da süreçte hep yanımdaydılar. Birlikte hayal ederek yürüdük. Her ay maaşımdan bir bütçe ayırıp bir ahşap materyal almakla başladım ve eşimin, arkadaşlarımın desteğiyle biraz ilerledik. Velilerim süreçte çörekler, börekler yapıp kermes yaparak destek oldular. Sürecin hızlı ilerlemesi gerekiyordu, “Ne yaparım?” diye düşünürken sosyal medya hesabı açıp çeşitli sivil toplum kuruluşlarına ulaşıp projeme destek buldum. Sonunda plastiksiz ve doğal materyallerle hazırlanmış olan, çocukların ihtiyaçlarını gören, heyecanlandıran, her gün koşarak geldiğimiz sınıfımız hazırdı. Bu, beni bir öğretmen olarak inanılmaz motive etti. Çocuklar hayal ettikleri bir sınıftaydı. Doğaya artık daha az çöp çıkartıyor, gereksiz kâğıt kullanmıyorlardı ve yavaş yavaş çevre ve doğa konusunda hassasiyetleri de artıyordu.

Tabii sonra araya pandemi girdi. Köy okulları salgın sürecinde erken açıldı. Bu süreçte köylerde bile çocuklar evlere kapandı, televizyon seyretme süreleri uzadı. Bu beni çok düşündürüyordu. Okul bahçesini sıklıkla kullanıyordum zaten ama bahçeye doğadan ve geri dönüşüm malzemelerle bir Açık Hava Sınıfı yapma fikrimi sanırım artık gerçekleştirme zamanıydı. Velilerime ve çocuklara fikrimi anlattım. Herkes evinde kullanmadığı materyalleri okula getirdi, köyden doğal materyaller topladık ve tamamen doğal ve geri dönüşüm materyallerle, sıfır maliyetle velilerimle birlikte bir Açık Hava Sınıfı oluşturduk. Üstelik iki hafta gibi kısa bir sürede… Açık Hava Sınıfı’mıza öğrenme istasyonları oluşturarak çocukların öğrenmesini, odaklanmasını daha kolay ve keyifli hale getirdim. Yağışlı ve soğuk havalarda çocukların rahatça giymesi için sponsorlar aracılığı ile yağmur tulumları ve çizmeler aldık. Ayrıca bu tulumlar çocukları “Üstümüz kirlenir.” kaygısından da uzaklaştırdı. Açık Hava Sınıfı, Doğadaki Sınıf çalışmamın odak noktası oldu. Kapalı alandaki plastiksiz sınıfımızla uyumlu bir şekilde çocukların meraklarını müfredat yaparak, onların sadece tüketen değil üreten çocuklar olmasına fırsat vererek eğitim-öğretim sürecini ilerlettim.

Oluşturduğunuz öğrenme alanlarının neler olduğundan ve bu alanlarda öğrencilerinize kazandırmayı amaçladığınız becerilerden bahseder misiniz?

Plastiksiz Ekolojik Sınıf ile çocukların, okul öncesinde alışılagelmiş eğitimden farklı olarak doğaya daha az çöp çıkartan, daha sağlıklı bir sınıfta çevreye karşı farkındalıkları yüksek olan bireyler olmalarını hedefledim.

Doğadaki Sınıf’ın odak noktası olan Açık Hava Sınıfımızla ekran bağımlılığından kurtulup doğayla derin bağ kurmalarını ve kendi deneyimlerinden öğrenmelerini, merak duygularının peşinden gitmelerini ve onlara süreçte iyi bir eşlikçi olmayı amaç edindim.

Her gün yeni bir keşfetme süreciydi bizim için, çocuklar artık hayallerine inanıyordu ve birlikte hayallerimizin peşinden koşuyorduk. Öyle ki, bir hikâye kitabında gördükleri ağaç evi okulumuzda hayal ettiler ve biz bunu bir kütüphane olarak okulumuza yaptık. Kütüphane yaptık çünkü bir kitapta gördüğümüz ağaç evle böyle bir yolculuğa çıktık, şimdi başka kitaplardan çok daha farklı yolculuklara çıkabilirdik.

Çocukların uzayın ve bilimin gizemli dünyasına olan merakları ve onun ulaşılmaz hissini köyde yaşamaları için onların hayalindeki Uzay Bilim Atölyesi’ni kurdum ve çocuklar uzayı, bilimi burada keşfetmeye başladılar.

Erken çocukluk döneminde kendi yeteneklerini keşfetmeleri için içerisinde enstrümanlar, tuvaller, boyalar, fırçalar, spor aletleri olan bir sanat atölyesi tasarladım ve atölyenin adını Atatürk Spor Sanat ve Müzik Atölyesi koymaya hem destekçimiz hem de çocuklarla birlikte karar verdik. Bu atölye ile çocuklara Atatürk’ü savaşla, düşmanla anlatmak yerine onu sanata verdiği önemle anlatacaktım.

Matematiği sevdirmek ve somut olarak öğrenmelerini çeşitli materyallerle desteklemek için Oyunlu Matematik Atölyesi’ni kurdum.

Oluşturduğum tüm öğrenme alanlarını çocukların hayalleri ve sürece katkısıyla oluşturdum. Materyaller için birçok sponsor ve destekçi buldum, hepsine buradan sevgiler yolluyorum.

Tüm öğretmenlerin sizin çalışmalarınızı kendi okullarında uygulayabileceğini düşünüyor musunuz? Açık Hava Sınıfı, Ağaç Ev Kütüphanesi gibi öğrenme ortamlarının kendi okullarında bulunması için nelere ihtiyaçları olabilir?

Kesinlikle, öğretmen eğer isterse ve emek verirse yapar. Tabii öğretmen bu süreçte zorlanabilir, olumsuz şeyler olabilir. Ben de birçok zorlukla karşılaştım ancak hep yoluma devam etmeyi tercih ettim. Zaten dilerlerse meslektaşlarıma bu konuda kolaylaştırıcı olarak ben rehberlik ediyorum.

Peki, “Öğretmenler nasıl başlamalı bu sürece?” diye düşünürsek önce sınıfında kullandığı doğaya çöp çıkartan tek kullanımlık plastikler ve eva, şönil, sim gibi sıklıkla kullanılan malzemeleri kullanmayarak, kâğıdı daha az kullanarak bir adım atabilir. Sınıfında bir saksı çiçekle farkındalık oluşturabilir. Doğadan toplanan taşlar, kozalaklar, yapraklar sınıfta sergilenebilir.

Okulda atıl durumda alanlar varsa bu, okulun koridoru, bir köşesi bile olabilir- tüm atölyeleri kendi okullarında tasarlayabilirler. Bu çalışmalar için yerel yönetimlerle, sivil toplum kuruluşlarıyla iş birliği yapabilir ve sponsorlar bulabilir.

Ağaç Ev Kütüphanesi’ni atık paletlerden daha basit bir şekilde mini bir okuma alanı olarak oluşturabilirler. İllaki çok büyük şeylere ihtiyacımız yok ya da her şeyin muazzam olmasına da... Yapacağınız şeyin işlevsel olması çok daha önemli. Özellikle Açık Hava Sınıfı’nı hiç bütçe harcamadan küçük bir bahçede, hatta beton kaplı bir bahçede bile yapabilir. Hiç alanı yoksa bile kapı önüne davetkar bir Böcek Oteli yapabilir.

Açık Hava Sınıfı hazırlarken marangozlar ve hurdacılar ile atık malzeme için iş birliği yapabilir, velileri sürece dahil edip evlerinde kullanmadıkları mutfak gereçlerini okula göndermelerini isteyebilir.

Aslında, yeter ki bir şeyler yapmak isteyelim illaki yapacak bir şeyler var. Sorunlar, olumsuz durumlar elbette olacak ama umutsuz olmayıp çözüm odaklı düşünürlerse mutlaka güzel başlangıçlar yaparlar.

Sizce okul öncesi eğitimde öğrencilerin doğa ile iç içe öğrenme ortamlarında bulunması neden önemli?

Öncelikle çocuğun sağlıklı olması için buna ihtiyacı var. Çocuklar günümüzde doğadan uzak büyümek zorunda kaldılar maalesef. Doğadan uzak büyüyen bir çocuktan bir ağacı, bir karıncayı sevmesini, yaşadığı çevreyi de korumasını bekleyemeyiz. Kapalı bir alanda, bir sınıfta, masa başında tek bir şeye odaklanarak bir şey öğrenmelerini beklemek de çok anlamsız. Çocuğun hareket etmeye, merakının peşinden gitmeye ihtiyacı var. Oysa biz onlara her şeyi masa başında anlatarak öğreteceğimizi sanıyor ve bunu daha akademik buluyoruz. Onlara tanımlar sunmak yerine doğadan kendi deneyimlerinden öğrenmelerini sağlamayı bir öğretmen olarak çok önemsiyorum. Çocuğun açık havada olması var olan merakını besler ve kendi öğrenme sürecini başlatır. Kendi öğrenme yolculuğunuzu hatırlayın, en kalıcı öğrenmeleriniz kendi deneyimlerinizden öğrendiklerinizdir. Çocuk toprağa dokunarak hissedecek, bir çiçeğin açmasını sabırla bekleyecek, yağmur yağdığında onun kokusunu hissedecek, ağaca tırmanacak, çamurdan pasta yapacak, bir böceği merak edip onu tanıyacak... Duyularını aktif olarak kullanacak. Tüm bunları yaparken öğrenecek, keşfedecek ve en önemlisi doğayla derin bir bağ kuracak. Çocukların erken çocukluk dönemimde fiziksel ve ruhsal olarak sağlıklı olması, yaparak yaşayarak öğrenmesi, çevresine duyarlı bir birey olması için doğa ile iç içe olması önemli. Hele ki bunu rol model olarak gördüğü öğretmeni ile birlikte okulunda yapıyor olması çok kıymetli.

Bu zamana kadar gerçekleştirdiğiniz çalışmaların öğrencilerde oluşturduğu değişimlere dair gözlemlerinizi aktarabilir misiniz? Oluşturduğunuz öğrenme ortamlarının çocuklar üzerindeki etkisini nasıl görüyorsunuz?

Bu soruya öğrencim Ela’nın çok yakın zamanda sınıfa gelen bir misafirin sorduğu soruya verdiği cevapla başlamak istiyorum.

  - Siz bu sınıfta neler yapıyorsunuz Ela?

  - Oo çok şey yapıyoruz! Oyun oynuyoruz, şarkı söylüyoruz… Bir de karıncaları çok seviyoruz, onları ezmiyoruz!

İşte bu konuşma beni çok mutlu etti. Karıncayı sevmek, ona değer vermek 5 yaşındaki bir çocuğun dünyasında okulda yapılan en kıymetli şeydi.

Çocuklar köyde olmalarına rağmen doğa ile daha az vakit geçiriyordu ve daha çok televizyon başındalardı. Çalışmalarım ile doğaya olan ilgileri arttı, doğayı ve doğadaki canlıları keşfetmeye ve onlarla bağ kurmaya başladılar. Okula gelirken daha istekli geliyorlar. Merak duyguları asla kaybolmuyor. Öğrenmenin farklı yollarını keşfettiler. Yaşadıkları çevreye daha duyarlı olmaya başladılar.

Çocuklar kendi yeteneklerinin farkına varmaya başladılar çünkü bu okulda onların tüm duyularına hitap eden öğrenme ortamları var. Bana göre bir çocuk ne kadar çok duyusunu kullanırsa o kadar çok öğrenir.

Her gün gördüğü bir taşı, ağacı, böceği incelemeyen çocuklar şimdi onları bir öğrenme yolu olarak görüyor.

Buldukları ilginç taşları incelemek için okula getiriyorlar. Yaprakların damarlarını daha ayrıntılı görmek için okuldaki mikroskopla incelemek istiyorlar. Böcek Oteli’ne her gün hangi böcek gelmiş diye göz atmadan geçmiyorlar. Evde atılacak bir malzemeyi okula getirip “Öğretmenim, bunu neye dönüştürsek?” diyorlar.

İşte tüm bunlar bütünsel baktığımızda doğadan ve doğal materyallerden keşfederek öğrenen, geri dönüşümün farkında olan, çözüm odaklı düşünen, farklı bakış açıları geliştiren bireyler olmaları için onlarda olumlu izler bırakıyor.

Öğretmenler Günü’nü yakın zamanda geride bıraktık. Öğretmenler Gününüzü tekrar kutlarız. Öğretmenlerin çocukların gelişiminde etkisinin önemine dair neler söylersiniz, meslektaşlarınızla paylaşmak istediğiniz bir mesaj olur mu?

Çok teşekkür ederim. “Öğretmenim” sözcüğü benim için çok kıymetli, onu her gün defalarca çocuklardan duymak çok özel. Bana sıklıkla “Bu enerjiyi, vakti nereden bulup, bu kadar çok şeyi yapıp evinize vakit ayırıyorsunuz?” diyorlar. Bunun cevabı sanırım çocuklarla çalışmak. Çocuklar asla pes etmezler ve hep enerjiklerdir. Galiba ben de onlar gibiyim.

İyi ki öğretmenim… Sizin vasıtanızla tüm meslektaşlarımın öğretmenler gününü tekrardan kutluyor, sevgiler yolluyorum.

Öğretmen, bence öğreten olmaktan ziyade çocuğu anlayan, ona eşlik eden, duygularını paylaşan, yerini hiçbir teknolojinin dolduramayacağı biri. Bizler öğretmen olarak kendi değerimizin farkında olmalı, kimsenin bize değer vermesini beklemeden o değeri önce biz kendimize vermeliyiz. Gerçekten, biz çok değerliyiz.

Ulu önderimiz Atatürk’ün “Öğretmenler Yeni Nesil Sizin Eseriniz Olacaktır.” sözünü her gün kendimize söylemeliyiz. “Bir tek ben ne yaparım, ne değişir ki?” demeden harekete geçmeliyiz. Bir öğretmenin yapacak pek çok şeyi var. Öğretmen olarak zor şartlarda, motivasyon düşüklüğü ile çalışıyor olabilirsiniz, yalnız hissedebilirsiniz, birçok probleminiz olabilir ama inanın, çok şey yaparsınız. Yeter ki inanın. İletişim ve yapacağınız etkiyi doğru anlatmak inanmakla başlar. Siz inanırsanız, heyecan duyarsanız, karşı taraf da heyecan duyarak size destek olur. Ben inandım ve heyecanla anlattım. Bu çalışmalara başladığımda tek başımaydım ve köyde tek branş çalışan bir öğretmendim. Sosyal medya hesaplarım ya da tanıdığım, destek olacak biri yoktu. Yol gösterenim de yoktu. Ailemle yola koyuldum ama şimdi bana inanan beni destekleyen birçok kurum ve kişiler var. Tabii başta Sabancı Vakfı olmak üzere…

Ne zaman yılsam hep çocukların gözlerine bakıp ışığı gördüm, kendi çocukluğuma dönüparadığım gücü orada buldum. Öğretmen, olumsuza bakmadan inandığı yolda yürüyebilmeli. Lütfen kendinize inanın ve harekete geçin. İşte o zaman, çok şey değişir o çocukların dünyasında. Ve en kıymetli şey bir çocuğun dünyasına girebilmek, onun kalbinde iz bırakıp ufkunu açabilmek.

Birçok öğretmenin size ulaşmaya çalışarak oluşturduğunuz öğrenme ortamlarını kendi okullarına uyarlamak istediğini biliyoruz. Çalışmalarınızla ilgili bilgi almak isteyenler size nerelerden ulaşabilirler?

Evet, hatta Sabancı Vakfı Fark Yaratanı seçilmemle birlikte bu etki daha da büyüdü. Bana ulaşmak isteyen özellikle okul öncesi ve ilkokul öğretmenleri tüm sosyal medya mecralarından @dogadakisiniff kullanıcı adımla bana ulaşabilirler.

Çalışmalarınızda okuyucularımızın size destek olabileceği alanlar var mı? Doğadaki Sınıf için, çalışmalarınıza katkı sunmak için neler yapabilirler?

Elbette… Daha çok öğretmene, ebeveyne ulaşabilmem adına yaptığım çalışmaları duyurabilir, sosyal medya hesaplarından @dogadakisiniff ‘ı takip edebilirler. Bazen farklı şehirlerde okullara kurduğumuz sınıflar için eğitici ahşap materyal, nitelikli kitap desteği ya da çocukların Açık Hava Sınıfı’nda giyecekleri çizme ve tulumlar için duyurular yapıyorum. Bu malzemeleri internet üzerinden alıp direkt o okula yollayabilir ya da ellerinde varsa ikinci el, artık kullanmadıkları bir materyal ile de destek olabilirler. Şimdiden destekleri için teşekkürler.

Okuyucularımıza iletmek istediğiniz son bir mesajınız var mı?

Öncelikle hepsine buraya kadar okudukları için çok teşekkür ediyorum. Çocuklar doğadan kopmadan her gün açık havaya çıkmayı, hareket etmeyi, oyunla öğrenmeyi, bir öğretmenin sıcacık bakışını hak ediyor. Çocukluk çok kıymetli, onlar için atacağımız adımlar da… Daha çok çocuğun doğayla bağ kurmasını ve daha çok öğretmenin ve ebeveynin buna olanak tanımasını diliyorum.

 

Benzer Haberler Tüm Haberler

Zero Project 2020 aday listesinde Fark Yaratanlar damga vurdu!
5.11.2019

Zero Project, engelsiz bir dünya misyonu ile çalışmalarına devam eden Zero Project, dünya çapında engelli bireylerin ...

Devam
Küresel Filantropi Ağı’ndan ziyaret!
5.11.2019

Dünyanın dört bir yanından hayırsever ailelerin oluşturduğu Küresel Filantropi Ağı’ndan bir heyet; 7. Sezon Sabancı Vakfı Fark Yaratanı Temel İhtiyaç Derneği...

Devam
11. Sezon Başvuruları Başladı!
5.11.2019

“Fark Yarat Hayatlar Değişsin!” diyen Sabancı Vakfı Fark Yaratanlar Programı, toplumsal gelişmeye katkıda bulunan kişilerin hikâyelerini Türkiye çapında daha fazla görünür kılmak ve diğer insanlarda ...

Devam
Sonuç bulunamadı, lütfen arama kriterlerinizi değiştirip tekrar deneyin.
Newsletter
E-Bülten

Size ilham verecek haberleri bültenimize kaydolarak e-posta adresinize alabilirsiniz.